Satranç, Stefan Zweig

Görünüşte dünyadan kopuk yaşayan insanlar içlerinde bambaşka dünya yaşatırlar...

Satranç, Stefan Zweig

İfadesi Alınmak Üzere Hücresinden Alınıp Bodrum Kat'a İndirilen Dr. B. Tesadüfen Gözüne Kestirdiği Paltonun Cebindeki Kabarıklığın Tam O...

Satranç, Stefan Zweig

Bu dört duvar arasında kendinle sayısız kere satranç oynamak neden bilmiyormusun akıl sağlığımı korumaktı sadece başka hiçbirşey yoktu ve be...

Satranç, Stefan Zweig

İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz.Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz.Bekler, bekler, bekler, şaka...

Satranç, Stefan Zweig

Herkes bilir ki dünyada insanı bir hiçliğe itmekten daha büyük bir baskı yöntemi yoktur.

Satranç, Stefan Zweig

Cahillik daima bakidir.

Satranç, Stefan Zweig

Neyse ki beni duymadı. Belki de beni duymak istemiyordu.

Satranç, Stefan Zweig

İçimdeki bir şey haklı çıkmak istiyordu ve savaşabildiğim tek şey içimdeki bu öteki ben'di...

Satranç, Stefan Zweig

"Hiçbir şey yapmadılar, bizi tamamen bir hiçliğe mahkum ettiler."

Satranç, Stefan Zweig

Cehalet bütün alanlarda ortak olmak üzere evrenseldir

Satranç, Stefan Zweig

Dört aydır elime kitap almamıştım ve içinde insanın art arda sıralanmış sözcükler, satırlar, sayfalar ve yapraklar görebileceği, başka, yeni...

Satranç, Stefan Zweig

...hani önce şimşek çakar, ışığı görürsün, ardından gök gürlemesini beklersin de uzun süre gelmez ya, bu işte böyle bir şeydi.

Satranç, Stefan Zweig

.....Ancak rastlantıyla hiç ilintisiz, salt düşünce oyunu niteliğinde bir oyun olan satranç açısından insanın kendi kendisine oynamak isteme...

Satranç, Stefan Zweig

Gözler, kulaklar, bütün duyular sabahtan geceye ve geceden sabaha kadar hiçbir şeyle beslenmiyordu, insan kendi kendisiyle, bedeniyle ve mas...

Satranç, Stefan Zweig

Sabırsızlıkdan titriyordum

Satranç, Stefan Zweig

Düşünceler ne kadar herhangi bir özden yoksunmuş gibi görünürler görünsünler, bir destek noktasına ihtiyaçları vardır, aksi takdirde dönmeye...

Satranç, Stefan Zweig

Hiçbir yere götürmeyen bir düşünme eylemiydi. Sonsuz eski, ama buna rağmen sonrasız yeniydi...